Ali Babacan: Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan'ı Merkez Bankası Başkanı Olarak Atasın!
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınmasını değerlendirdi. Babacan, istikrarsızlığın Türkiye'de alışkanlık haline geldiğini söyleyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi.
CUMHURBAŞKANI, RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I MERKEZ BANKASI BAŞKANI OLARAK ATASIN
Merkez Bankası başkanlarını hızlı bir şekilde değiştirmenin istikrarsızlık kaynağı olduğunu söyleyen Ali Babacan, “Bu kadar hızlı bir şekilde merkez Bankası başkanlarını değiştirmek kötü bir yönetimin meydana getirdiği istikrarsızlık kaynağıdır. Aslında Sayın Erdoğan için bir önerim var.Kestirme bir çözüm yolu söyleyeceğim kendisine. Bu kadar uğraşmasına hiç gerek yok. Ne kendisini ne de bizi yormasına lüzum yok. Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa bir Cumhurbaşkanı kendisini bir göreve atadı. Varlık Fonu Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı atadı. Benzer bir şeyi Merkez Bankası için de neden yapmasın. Çıksın 'Ben Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı Merkez Bankası Başkanı görevine atadım' desin. Geçer işin başına faiz indirir, faiz yükseltir.Bu insanlara da yazık.” dedi.
MERKEZ BANKASI'NI ŞAMAR OĞLANINA ÇEVİRDİLER
Merkez Bankası'nın şamar oğlanına çevrildiğini söyleyen Ali Babacan, “Türkiye ekonomisini yöneten koskoca kurumu getirdikleri hale bakın. Bir ülkenin en itibarlı olması gereken kurumu acınacak hale gelmiş. Merkez Bankası adeta şamar oğlanına çevrilmiş. Bu kadar sık başkan değişen Merkez Bankası'nın yönettiği ekonomiye kim güvenip de varlık girişi yapar? Yatırımcı gelir mi? Sıcak para akışı sağlanabilir mi? Bu şekilde bir yönetimden istikrar çıkmaz. Ekonomide güven tesis edemezsiniz ve sonra dolar kuru neden yükseldi diye kafa yorarsınız.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi için yapılan tartışmalara değinen Ali Babacan, “Benim hükümette görev yaptığım dönem Türkiye'nin özgüveninin yüksek olduğu, refah seviyesinin arttığı, sorunlara çözüm üretildiği bir dönemdi. Ben o dönemin başarılarından hep gurur duydum. Türkiye'yi bugün geri götürmeye başladılar. 1990'lı yılların Türkiye'sini bize yaşatıyorlar. İstanbul Sözleşmesi ve dolayısı ile kadına şiddet meselesi öyle geçiştirilecek bir konu değil. Meseleyi daha ileri boyutta çözümlerle taçlandırmak gerekiyorken mevcudu yok etmek büyük bir akıl tutulmasıdır. Evrenselliği görmezden gelmektir bu. Hatta çağdışı bir değerlendirmedir. Mesele kadına şiddetse bunun yereli, kültürden kültüre değişmesi olmaz. Şiddet şiddettir ve kırmızı çizgidir.” açıklamasını yaptı.
Emlak365.com