Türkiye'nin Suriye Politikası
Fırat Kalkanı Operasyonu ile Kürt Devleri projesine büyük bir darbe vuran Türkiye, bu kez ikinci bir operasyon yaptı ve adını Zeytindalı Operasyonu koydu. Bu operasyonun adı da tıpkı Fırat Kalkanı Operasyonu gibi manidar.
Yayınlanma:
Güncelleme:
Fırat Kalkanı Operasyonu ile Kürt Devleri projesine büyük bir darbe vuran Türkiye, bu kez ikinci bir operasyon yaptı ve adını Zeytindalı Operasyonu koydu. Bu operasyonun adı da tıpkı Fırat Kalkanı Operasyonu gibi manidar.
Suriye iç savaşının başından bu yana Türkiye barışçıl bir politika izlemiştir. İlk başta Esad’a, muhalif seslere kulak vermesi gerektiğini söylemiş, fakat bu karşılık bulmamıştır. Esad’ın muhalif gruplara karşı silah kullanmaya başlaması, kendi halkına karşı acımasızca toplu katliamlara girişmesi neticesinde yine Türkiye defalarca Esad’a “Kendi halkına karşı silah kullanmaması” çağrısında bulunmuş, ancak bu uyarılar da dikkate alınmamıştır.Türkiye’nin Güvenli Bölge Önerisi
Savaşın şiddeti arttıkça Suriye içinden kuzeye doğru oluşan göç dalgası nedeniyle Türkiye Uluslar arası konsorsiyumlarda Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulmasını dile getirmiştir. Bunu gerek ikili temaslarda, gerekse Birleşmiş Milletler nezdinde ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya gibi devletlere karşı defalarca dile getirmiş, ancak bu çağrısı yanıt bulmamıştır.
Göçmen Sorunu
Türkiye’nin güvenli bölge önerisinin yanıt bulmaması neticesinde oluşan göç dalgası Suriye içinde tutulamamış, savaştan kaçanların büyük kısmı Türkiye’ye gelmiştir. İlk başta geçici göçmen şehirleri oluşturularak göçmenlerin buralarda yerleştirilmesi düşünülmüş ise de, zaman içinde 3 milyonu aşan göç dalgasının bu şekilde iskan edilmesi mümkün olmamıştır. Bu sorunu aşmak için göçmenlerin yurt içinde çeşitli şehirlere dağıtımı yapılmıştır.
60’tan Fazla Devlet DAEŞ’e Karşı Savaşıyor
Savaş ülkesi Suriye’de bir anda DAEŞ diye bir terör örgütü peyda olmuştur. Bunun neticesinde DAEŞ ile mücadele adı altında Suriye’ye 60’tan fazla devlet asker göndermiştir. Fakat her ne hikmetse, son derece teknolojik silahlara ve düzenli ordulara sahip olan bu devletler, ne idüğü belirsiz olan bir terör örgütüne karşı etkili bir mücadele ortaya koyamamışlar, DAEŞ giderek daha fazla güç kazanmıştır.
DAEŞ ve PYD Sorunu
Başta ABD olmak üzere, batılı devletlerin bir çoğu DAEŞ ile mücadele adı altında PYD’ye açıktan destek vermiştir. Türkiye’nin defalarca “bir teröt örgütüne karşı başka bir terör örgütünün desteklenmesinin” büyük bir hata olduğunu dile getirmesine karşın bu da dikkate alınmamıştır.
Suriye’de Güç Dengesi
Savaşın başlarında Özgür Suriye Ordusu büyük bir ilerleme kaydetmiş, Şam yakınlarına kadar büyük bir alanı kontrol altına almıştır. Fakat ilerleye zamanlarda DAEŞ, PYD gibi terör örgütlerinin ortaya çıkması, İran ve Rusya’nın da Suriye iç savaşına müdahil olmasıyla güç dengesi değişmiş, ÖSO eski gücünü kaybetmiştir.
Türkiye – Rusya – İran Ortaklığı
Bu haliyle Suriye’de barışın sağlanmasının mümkün olmadığını gören Türkiye, Rusya ve İran, Suriye iç savaşında ortak çözüm üretme iradesi ortaya koymuş ve birlikte çalışmaya başlamıştır. Rusya lideri Putin ile Türkiye lideri Erdoğan’ın eskiye dayanan dostluk ilişkisinin de bunda büyük katkısı olmuştur. Ortaya çıkan bu üçlü ittifak Suriye’de dengeleri değiştirmiş, iç savaşın sona ermesi için yeni bir umut ortaya çıkarmıştır.
Rus Uçağının Düşürülmesi
Tam da bu sırada Rusya ile Türkiye ittifakını bozmak isteyen güçler devreye girmiş, Türk jetleri tarafından bir Rus uçağı düşürülmüştür. Bunun üzerine Türk – Rus ilişkilerinde ciddi bir gerginlik yaşanmış, uzun bir süre ilişkiler en alt seviyeye indirilmiştir.
15 Temmuz Darbe Girişimi ve Sonrası
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 günü kanlı bir darbe girişimi yaşanmış, 249 kişi bu darbe girişiminde yaşamını yitirmiştir. Bu darbe girişimi ile birlikte içerideki ihanet odakları tamamen gün yüzüne çıkmış, 40 yıldır Türkiye’de kadrolaşan FETÖ terör örgütünün gerçek niyeti hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. Bu darbe girişiminden kısa süre önce yumuşama sinyalleri görülen Türk – Rus ilişkileri, darbe girişiminden sonra hızlı bir şekilde eski seviyesine dönmüştür. İlerleyen zamanlarda Rus uçağının FETÖ’cüler tarafından düşürüldüğü ortaya çıkmıştır.
Fırat Kalkanı Harekatı
Yaşanan bu kanlı darbe girişiminden 40 gün sonra Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde oluşan terör faaliyetlerine karşı Fırat Kalkanı harekatını başlatmış, en başından beri dile getirdiği güvenli bölgeyi bizzat kendisi oluşturmuştur. 60’tan fazla devletin baş edemediği DAEŞ terör örgütüne karşı Türkiye tek başına büyük bir başarı sağlamış, aynı zamanda PYD/PKK terör örgütüne de büyük darbe vurmuştur. Operasyonun adı manidardır. Bu operasyon, Suriye’den ülkemize gelecek tehditlere karşı bir kalkan olarak icra edilmiştir.
Asıl Amaç: Irak’tan Akdeniz’e Kadar Kürt Devleti Projesi
Körfez Savaşıyla birlikte Irak’ın kuzeyinde yaratılan Kürt Bölgesinin bir benzeri Suriye’nin kuzeyinde de yaratılmak istenmektedir. Bu sayede Türkiye’nin ortadoğuyla olan irtibatı kesilecek, aynı zamanda Irak petrolleri Türkiye pypass edilerek bu Kürt devleri üzerinden Akdeniz’e taşınacak. İşte Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekatı bu projenin önüne geçmek içindir. Daha önce Fırat’ın doğusunda yoğun bir Kürt nüfusu olmamasına rağmen buralar da PYD kontrolüne bırakılmıştır. DAEŞ ise sadece bir piyon. Ortaya hayali bir terör örgütü çıkardılar ve bu terör örgütüyle mücadele adı altında PYD’yi desteklediler. Gerçek amaçları en başından beri aynıydı: Tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de bir Kürt bölgesi oluşturmak ve ileride bu iki bölgeyi birleştirerek tek bir Kürt Devleri yaratmak. Fakat Türkiye buna izin vermeyecektir.
Zeytindalı Operasyonu
Fırat Kalkanı Operasyonu ile Kürt Devleri projesine büyük bir darbe vuran Türkiye, bu kez ikinci bir operasyon yaptı ve adını Zeytindalı Operasyonu koydu. Bu operasyonun adı da tıpkı Fırat Kalkanı Operasyonu gibi manidar. Bu operasyonla Suriye’yi bölmek, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Devleti kurmak ve ileride Türkiye’nin başına büyük belalar örmek isteyen güçlere karşı Türkiye zeytin dalı uzatmıştır. Eğer uzattığımız bu barış teklifine karşılık verirlerse masaya oturup konuşuruz. Yok eğer fitne hareketlerine devam ederlerse bizim de tepkimiz ona göre olur.
Gündem